Yakın Doğu Üniversitesi Psikoloji Bölümünü tamamladı. Lisans eğitimi devam ederken ''Çocuk İstismarı ve Yaygınlığı'' üzerine araştırmaya katıldı. Aynı zamanda Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi yetişkin ve çocuk servislerinde klinik stajını tamamladı. Lisans eğitimini tamamladıktan sonra özel çocuklarla çalışma fırsatı buldu. İstanbul Kent Üniversitesi Klinik Psikoloji Programına başlayarak Mehmet Zihni Sungur önderliğinde verilen Avrupa Davranış ve Kognitif Terapileri Birliği (Europen Assosicition for Behaviour and Cognitive Therapies-EABCT)'nin eğitim standartlarına göre düzenlenen Kognitif Davranış Terapileri eğitimini almaya başladı. Aynı zamanda Mehmet Zihni Sungur önderliğinde Kognitif Davranış Terapileri Derneği'nden Çift&Cinsel Terapi eğitimini tamamladı. Yüksek Lisans eğitimi devam ederken Türk Psikologlar Derneği'nden WISC-4 eğitimini, Nilüfer Devecigil tarafından verilen uluslararası FPS ve APT onaylı Deneyimsel Oyun Terapisi (Experiential Play Therapy) 1.Düzey eğitimini tamamladı. Burcu Sevim danışmanlığında ''Erken Dönem Uyum Bozucu Şemalar ve Eşe Yönelik Kişilerarası Şemaların Romantik İlişki ve Partner Odaklı Obsesif Kompulsif Belirtilerle İlişkisi'' üzerine yazdığı tezi tamamlayarak Uzman Klinik Psikolog unvanı almaya hak kazandı. Şu anda özel klinikte ve online olarak yetişkin ve ergen bireyler ile psikoterapi seanslarına devam etmektedir.
Bilişsel Davranışçı Terapi insan düşüncelerini, duygularını ve davranışlarını inceleyen bilimsel bulgulara dayalı etkinliği çeşitli psikolojik ve psikiyatrik bozukluklar üzerinde test edilmiş psikoterapi türüdür. Çocuk, ergen ve yetişkinler de ruhsal problemlerin tedavisinde uygulanır. Bilişsel davranışçı terapinin amacı duygu, düşünce ve davranış arasındaki ilişkiye vurgu yaparak danışanların işlevsel olmayan ve probleme yol açan düşünce ve davranışlarını düzenlemeye yönelik beceriler geliştirmektir. İnsanlar yapadıkları içsel ya da dışsal olayları bilişsel yapılarına göre algılar ve buna göre davranır. Bu yaklaşıma göre olayları algılama biçimlerimiz ve olaylar hakkındaki düşüncelerimiz duygularımızı etkiler duygularımız da davranışlarımızı etkiler. Bu doğrultu da terapide danışanı rahatsız eden sıkıntıya yol açan düşünceleri belirlenir ve bu düşüncelerin ne kadar gerçekçi oldukları değerlendirilir. Düşünce ve inançlar duygusal ve davranışsal tepkileri etkiler. Böylece düşünce ve inançlar değişirse duygusal ve davranışsal tepkiler de değişir. Bilişsel davranışçı terapi, terapist ile danışanın iş birliği içinde yürüttüğü psikoterapi türüdür. Öncelikle sorunlar belirlenerek terapi hedefi oluşturulur ve duygu, düşünce ve davranış arasında bağlantılar kurulur. Bu terapi modelinde ‘’şimdi ve burada’’ odaklı güncel sorunlar üzerinde çalışılarak danışanın iş, özel ve sosyal hayatındaki işlevselliği arttırılmaya çalışılır.
Bilişsel davranışçı terapi depresyon, anksiyete bozuklukları, panik bozuklukluk, obsesif kompulsif bozuklukluk, enüresiz noktürna, travma sonrası stres bozuklukluğu, cinsel işlev bozuklukları, çift terapi ve aile terapileri terapileri, sosyal fobi, özgül fobiler, yeme bozuklukları, alkol madde kötüye kullanımı, hipokondriyazis, somatoform bozukluklar gibi durumların tedavisinde kullanılır. Bunların dışında şizofreni, bipolar bozukluk, öfke kontrolü, kişilik bozuklukları ve uyku bozuklukları gibi durumlarda da teraviye katkı sağladığı bulunmuştur.
Şema Terapi farklı terapi ekollerinin bir araya gelmesiyle oluşan bütüncül bir psikoterapi türüdür. Şema Terapi modeli kişilerarası ilişkilere vurgu yaparak çocukluk döneminde oluşmaya başlayan uyum bozucu şemalar ile ilgilenir. Şemalar çocukluk çağında oluşmaya başlayıp yaşam boyu tekrar eden bilişsel ve duygusal örüntülerdir. Şemaların oluşumun da mizaç, genetik, ebeveyn tutumları ve çevre gibi faktörlerin de etkisi vardır. Bu örüntüler tekrarlayıcı, güçlü ve değişime dirençlidir. Herkesin çocukluk döneminde karşılanması gereken bazı temel ihtiyaçları vardır. Çocuğun kendisine bakım verenler tarafından bu ihtiyaçlarının karşılanmaması ya da olması gerekenden fazla karşılanması olumsuz şemaların oluşmasına zemin hazırlar. Şemalar kendimizi, dış dünyayı ve diğer insanları algılamamızı sağlayan olumlu ya da olumsuz kalıplarımızdır. İnsanlar şemalarını tetikleyen olaylara yakınlık duyar. Bu olaylar kişilere acı çektirse de tanıdıktır ve kişiye doğru gelir. Bu da şemaların değiştirilmesini zorlaştırır. Örneğin çocukluk döneminde ebeveynleri tarafından eleştirilen kişi yetişkinlik döneminde de kendisini eleştiren kişilere yakınlık duymaktadır. Şemalar içinde geçmiş yaşantıları, duyguları, düşünceleri, fizyolojik reaksiyonları barındırır. Yani bir olaya karşı hisler ve düşünceler şemalara göre oluşur ve oluşan düşünce ve duygularla baş edebilmek için davranışsal stratejiler geliştirilir. Bu davranışsal stratejiler işlevsiz ise kısa bir süre kişide rahatlama sağlasa da uzun süre de kişiyi kısır döngünün içine sokar. Şema terapi akut psikiyatrik durumlardan çok yaşam boyu tekrarlayan örüntüler için uygundur. Terapide, danışanın yaşadığı sorun ile benliğini ayrı görebilme becerisi geliştirilir. Danışanın sorunlarını görüp fark edebilmesi için duygusal, bilişsel, davranışsal ve kişilerarası stratejiler kullanılır.
Şema terapi yeme bozuklukları, kronik depresyon, problemli eş ilişkileri, kronik anksiyete, yakın ilişlileri sürdürme de güçlük gibi yaşam boyu kısır döngüye girmiş sorunların tedavisinde etkili olduğu kanıtlanmıştır.
Oyun oynamak çocukları duygusal, bilişsel ve fiziksel olarak geliştirir. Aynı zamanda kişilerarası ilişkileri de prova etmesini sağlar. Çocuklar oyun oynayarak sorunlarını anlatabilme becerisini 2 yaş civarında kazanmaktadır. Bu nedenle oyun terapisi 2-11 yaş arasındaki çocuklar için uygundur. Deneyimsel oyun terapisi modeli çocuğun kendi sorununu ve çözümünü bildiğine güvenir. U nedenle doğuştan getirdiği iyi olana yönelme ve iyileşme potansiyeline vurgu yapar. Böylece çocuk kendi kurduğu oyun ile problemini ele alarak çözüm bulur. Oyun terapisi doğum travmaları, bağlanma sorunları, uyku-yemek-tuvalet problemleri, kaygı bozuklukları, fobiler gibi pek çok problemde etkinliği kanıtlanmıştır.
Türkiye’de ve dünyada uygulanan geçerliliği ve güvenirliliği kanıtlanmış en yaygın uygulanan zeka testidir. Wısc-IV 6 yaş ile 16 yaş 11 ay arasındaki çocukların bilişsel yeteneklerini ölçen klinik ölçme aracıdır. Çocuğun yaşının altında ya da üstünde olan yetenekleri tespit edilir. Öğrenme güçlüğü, algılama ve anlama, sosyal kaygı, okul fobisi, üstün zeka durumu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, ders başarısızlığı, içe kapanıklık, okul uyum sorunu, özgüven eksikliği, iletişim problemleri, sınav kaygısı, alt ıslatma, saldırganlık, inatçılık, davranım bozukluğu, dürtü kontrol bozuklukları gibi pek çok problemlerin zeka düzeyi ile ilişkili olup olmadığının tespit edilmesine yardımcı olmaktadır.